Her konuda “belirsizlik” yaşamımızın bir parçası oldu. Anlamlandıramadığımız konularda kendimizi ikna etmek için “herhalde bir bildikleri vardır” demenin artık bir faydası yok.
Özellikle siyasetin yönetim kabiliyetini kaybettiğini uzun zamandır biliyoruz. Kırılganlıklarımızın arttığı dönemde pandemiyle tanıştık.O da kendi belirsizliğini bize kabullendirdi.
Bizler gidişatın belirsizliğinin farkındayız. Mutsuz insanlara dönüştük, arayış içindeyiz. Bir şey yapıyor muyuz? Emin değilim.Yapargörünüyor olabiliriz. Kendimize mücadele alanları açmak o kadar da kolay değil.Bir kısmımız sosyal medyayı tercih ediyor. Bir kısmımız bunu dahi beceremiyor.
Sosyal medyada savaşçı olmak, mücadele etmek de zor. Herkesten önce farkına varacaksın, yazacaksın, görsel oluşturup, piyasaya süreceksin. Sonra kaç kişi takip ediyor diye bakacaksın. Sonuçta havada uçuşan, toparlanmayan ve bir çözüme bağlanmayan bir sürü analizden birini yapmış olacaksın.
Sanal dünyada enerjini açığa çıkarırken yerinden kalkmadan yoruluyor ve uyku haline geçiyorsun. İçindeki belirsizliği kaldıramıyor, artırıyor, yalnızlaşıyorsun.
Pandemi sebebi ile artık sadece dijital ortamlarda bir araya gelmeye çalışıyoruz. Gruplar kuruluyor. Doğum günü kutlamaları, baş sağlığı mesajları ve anmalarla sosyal hayatımızı devam ettirmeye çalışıyoruz. Arada bir yapılan toplantılarda ekranın gösterdiklerini görüyor, yoğunlaşamıyoruz. Göz göze gelemeyince seslerde yeterince duyulmuyor. Yorgunluğun izleri her yerde görünmeye başladı. Yıllardır yaşadıkları alanları korumak için mücadele eden insanlar yalnız kaldıklarını düşünmeye başladılar.
Bizler siyasetten beklentilerimizi en alt seviyeye indirerek, yaşamsal ihtiyaçlarımızı karşılanmasının üzerine kurmaya başladık. İyi yönetimlerin olamayacağı inancı toplumda yaygın bir kanaate dönüştü. Umutsuzluğu yaratan olumsuz koşulların kendisinden çok değişime olan inancın azalması. Hep böyle mi devam edecek? Demokrasi olmayacak, yolsuzlukların artarak devam edecek, eğitimde ve sağlıkta herkes başının çaresine mi bakacak? Bütün bu sorunların her kademede kötü yönetimlerden kaynaklandığını biliyoruz. Eğer nedenleri biliyorsak sorunları çözebiliriz. Ancak bunun için önce kimsenin bizim yerimize bir takım taktikler uygulayarak bu sorunları kısa bir zaman içerisinde çözemeyeceğini kabullenmemiz gerekiyor. Çünkü çözüm beklediklerimiz de, seçim kazanmaya indirgenen taktiksel siyasi hamleler de bu yakındığımız sistemin bir parçası.
Demokrasi, tüm dünyada olduğu gibi bizde de anketler ve PİAR firmalarının kontrolünde, önümüze sunulan seçeneklerin onaylanmasına dönüştürüldü.İnsanlar referandumlarda neyi oyladıklarını bilemeden şıklar arasında boğuluyorlar. Sunulan şıklar da yapılan analizler de çözüm üretmiyor.
Belirsizliğin en büyük kazananları teknoloji firmaları. Onlar da siyasetçilere kazandırıyor. Sistemin devamının halkın yönetimlerden uzaklaşmasıyla mümkün olacağını biliyorlar. Bireyin sanal dünyada hapsedilmesiyle kendi liderlerini seçiyorlar. Seçilenler, zamanlarının büyük kısmını sosyal medyada geçiriyor. Yönetimi kim sağlıyor?
Belirsizliği kabul etmek zorunda değiliz. Birlikte olmanın gerçek alanlarını yaratmalıyız. Taraftar olmaktan çıkıp takım oyuncusu olma bilinciyle hareket etmeliyiz. Daha çok para kazanmak için kurulan kutsal ittifaklara karşı her birimizin aktif olarak içinde bulunacağı tabandan kuracağımız bir ittifakı koyabiliriz.
Çevremiz sislerle kaplı değil, sadece gözlerimizle gördüklerimizle yüzleşmemiz gerekiyor.
Gerçek doğru yolu gösterir. Yürümek isteyene…
Aykurt Nuhoğlu
1 Comment