“Birleştirme” Sanatı ve “Kılıçdaroğlu Muhalefet Modeli ”:

Siyasette oyları birleştirme sanatı, partililerin olduğu kesin söylem sınırları dışındaki farklı kesimlerin talep ve beklentilerini de birleştirme sanatı ve kombinasyonlarıdır.

Bunun için izlenecek yöntemler:

  1. Parti ilçe tabanlarında, partiyi büyütmek, büyütmekten kasıt, zamana ve mekana karşı, limitleri ve hedefleri belli tüm değişkenliklerin ortalamalarının toplanması, dışlanması değil.
  2. İlçe ve İl ve Genel Merkez arasında “sen beni seç, ben seni seçeyim“ mantığı ile oluşan dinamiğin yerini partiyi büyütmek ve sınırları ve hedefleri belli tüm değişkenliklerin temsili ve toplanması mantığının alması
  3. Genel Merkezin, Genel Kurultayları boğucu ve sınırlayıcı havadan çıkartıp, gene limitleri ve hedefleri belli parti politikaları ile tüm değişkenliklerin temsili ve toplamı alınması mantığı ile yapması, Genel Başkanlar dahil, parti üst yöneticilerinin görev sürelerinin belli dönemler, örneğin 8 sene ile sınırlanması

Şu anda, Abdullah Gül’ü, Ali Babacan’ı, Temel Karamollaoğlu’nu, Meral Akşener’i aynı anda HDPyide bir arada tutmaya çalışan ve hatta bunların bir adım gerisinde durarak deyim yerindeyse “önlerini tıkamayan”  hedefsiz ve politikasız bir ana muhalefet olduğu görülmektedir.[1]  İktidar hedefi olmayan  partinin muhalif oyların artırılması amacına ulaşılması çok zor, hatta imkânsız gözükmektedir.  Halbuki sınırları ve hedefleri belirlenmiş bir siyasette,  bu hedef  partinin bizatihi kendisinin iktidar olmaktır, başkasını iktidar yapmak değildir.

Beş benzemezi veya kesişmezi birleştirmeye çalışmak, partiyi politikasız-laştırdığı ve kendi içindeki bağlarını zayıflattığı gibi, partinin ana muhalefet olarak pusulasını da şaşırtmaktadır.  Bir başka ifade ile, Genel Başkan dahil, parti üst yönetimi, daha önce Ekmeleddin İhsanoğlu, Abdullah Gül ile bugün Ali Babacan gibi kendisi dışında ve farklı olan muhaliflere yer açmak amacı ile kendi iktidar olma iddia ve hedefinden uzaklaşmaktadır.  “Kılıçdaroğlu Muhalefet Modeli,”  kendisi iktidar olmak yönünde siyaset üretememektedir.

Yapısı ve içeriği itibarı ile “Kılıçdaroğlu Muhalefet Modeli” bir ana muhalefet partisinden beklenen iktidara talip olma formatına uymamaktadır.  Bu model çerçevesinde ortaya konulan parti politikaları, yöntem görüş ve icraat olarak, partiye gönül vermiş insanların veya partiye oy verecek potansiyel seçmen gruplarının birbirlerini sıfırlama sonucuna doğru götürmektedir.  Şöyle ki, bu modelin dayandığı “siyasetsizlik” tercihi,  partilileri, yapılan tüm yenilikçi faaliyet alanlarında birbirlerini kibir olmakla itham etmek, yapılanları itibarsızlaştırmaya çalışarak partinin enerjisini tüketmektedir.  Yani partinin muhalefeti değil, “Kılıçdaroğlu Muhalefet Modeli,”  partinin büyümesi yönündeki en güçlü engel olarak ortaya çıkmaktadır.

Önümüzdeki yıllarda, yukarda sözünü ettiğimiz farklı gruplarla kesişimsel bir bütünlük oluşturarak, kolektife vicdan ve toplumsal gelecek algısı yaratan kombinasyonlarla CHP nin iktidara yürümesi olanağı aşikârdır. Bu kesişimsel noktalardan en canlı örnek, yaşları 15 ile 34 arasında olan kesimin içindeki gençlerin  tartışmalarında ve arayışlarında açıkça görmekteyiz. [2]  Uçurumun kenarında olan “güvencesizler kesimi” en çok gençler üzerinden kendini göstermektedir. Şöyle ,  bu gençlerin eğitim durumları anne ve babalarından  daha iyi olmasına rağmen diplomalı işsizliği ve güvencesizliği bugün bir sosyal fenomen olarak karşımızda durmaktadır. İş bulunsa bile, hedef performans sistemleri altında stresle boğuşuyor, aldıkları ücret hiçbir şekilde masraflarına yetmiyor, borç tuzağına giriyor, eğer anne ve babaları onlara yardım edebiliyorsa bu yardımlar olmadan yaşayamıyor, işyerinde çoğu zaman aşırı rekabetten ötürü kimse iş arkadaşlarına güvenemiyor ve yalnızlık çekiyorlar. Kısaca anlatmaya çalıştığımız bu durum onların güvencesizlik ve yarınsızlık içinde yitip gitmelerine sebep oluyor. Ancak şimdilerde onları birleştiren deneyimler, düşünceler, duygular, beklentiler ve gelecek kaygısı bir kırılma anında olduğumuza işaret ediyor.

Bu güvencesiz gençler ve Ana Muhalefetin yapması gereken, ülkenin sürüklendiği ortaçağın dayatmacı zihniyetine karşı iktidara talip olmak için hukukun üstünlüğüne dayalı, yenilikçi, özgürlükçü, eşitlikçi, dayanışmacı ve laik bir ortak bir zeminde buluşmaktır.

Bu zemini bütünleştiren tek düzeyli toplumsal kavram ve siyaset yapılandırmak aşağıdaki 4 ilke ile toparlanabilir:

1- Kuvvetler ayrılığına, adalet sisteminin bağımsızlığına, kaynakların kullanımında ve dağılımında, “planlı bir karma ekonominin” [3] esas alınmasına yönelik politika ve uygulamalar

2- Cumhuriyet’in bütünlüğünü, Atatürk ilkelerini ve laikliği esas alan uygulamalarda anlaşma ilehem Devlet hem de Halk için adil ve sürdürülebilir bir “Dengeli Anayasa ” ile  bilim ve özgürlükleri öncelemek.

3-Bireyin, özel sektörün ve kamu sektörününortak yararını birleştirenbir anlayış. İç ve dış politikada dengeli ve uyumlu Anayasal bir devletin tüm kurumları ile restorasyonu.

4- Halkın yaşam tarzının ve özgürlüklerinin “uygar ve çağdaş dünyada olduğu gibi”, kadın-erkek eşitliğinin, ifade özgürlüğünün, basın özgürlüğününtesisi için uzlaşma

Sonuç olarak,bölünerek ayrışmış olan tabakaları bütünleşmesini, iktidar hedefinde 4 aşamada aşağıdaki gibi  toplayabiliriz.

1- Aşama; Kişilerin fikir özgürlüğü ( Düşünce ve ifade özgürlüğü )

2- Aşama; Hukuksal Eşitlik/Adalet  ( Kanun Karşısında eşitlik)

3- Aşama; Bireyleşme (aklına, duygusuna ve bedenine egemen olan birey)

4- Aşama; Sosyo–Ekonomik Eşitlik (Fırsat eşitliği, eğitim eşitliği, sağlık hizmetlerinden eşit faydalanma hakkı, istihdam eşitliği ve benzeri haklar.)

Mehmet Kazancıoğlu

[1]Türkiye Siyasetinde “Kılıçdaroğlu muhalefeti” ve “4 soru 4 cevap” /toplumcudusunce.com/  Ozan Gündoğdu

[2]Dünya alt üst olurken aykırılar ve prekaryalık / toplumcudusunce.com  / Alphan Telek .

[3]Ekonomik kalkınmada devlet Yönetimi / toplumcudusunce.com / Berk Hacıgüzeller

1 Comment

  1. Bu güzel be gerçekçi analiz dikkate alınmalı, hedefin “iktidar olmak” olduğu hatırlanmalı…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.