Faizle doların kavgasının faturasını vatandaşlarımız acıyla ödüyor.
Ne zaman ve nasıl sonuçlanacağı konusunda endişeli bir çaresizliği yaşıyoruz. Sokak soğuk, hava puslu, gri bir bulut ülkenin üzerinde dolaşıyor. Krizi yangına dönüştürmeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. AKP iktidarı olacakları bilmesine rağmen inatla üzerine yürüyerek, dikkatleri yangına yöneltiyor. Bu güne kadar iktidarlarını nasıl devam ettirdiyseler aynı yöntemlerle devam ediyorlar. Nedir peki bu yöntemler?
Birinci silahları, yolsuzluğun toplumun her kesimine yayılmasıydı, bunda başarılı oldular. Anketlerde siyasetçilere güven duyulmaması, bunca çürümüşlüğe rağmen muhalefetin oylarının artmamasının nedenini burada aramak gerekiyor. İkinci silahları, yalan söyleyerek hayali bir dünya yaratmak oldu. Büyük düşünüyormuş gibi davranıp, basının da desteğiyle fanatik taraftarlar edinmek ve karşıt taraftarları geliştirmek. Bunun sonucunda tüm siyasal partilerde, taraftar olmayanlara hain dendiği yeni bir döneme girildi.
Üçüncü ve bence en önemli araçları, kamu kaynaklarını kullanarak dağıttığı olanakların yarattığı etki oldu. Sistemden beslenenler, sisteme karşı duramayıp suskun hale geldiler. Gerçeklerin bilinmesine rağmen susulması iktidarın ömrünü uzattı da uzattı. Özgürlükleri sadece insanların tutuklanmasına indirgeyip siyasi parti liderlerinin diktatörleşerek siyasi katılımın önünün tıkanmasını görmemek bunun en önemli göstergesidir.
Geriye doğru bakıp yaşadıklarımızı iyi değerlendirsek; yönetimlerin yönetme kabiliyetleri kalmadığını, yerelde ve genelde yönetim anlayışının gerçekçi işler yerine sanal dünyanın eline geçtiğini görebiliriz. Siyasilerin söylemlerindeki metinler PİAR firmaları tarafından üretiliyor, yapılmayanları yapmış göstermek, sürekli yalan üzerinden propaganda yapmak normalmiş gibi davranılıyor.
Görüntüde iktidara karşıymış gibi davranan birçok kesim çıkarları için suskun kalarak sistemi desteklerken televizyonlardaki bir avuç mesleği belli olmayanların boş lafları sistemin devamının önünü açıyor.
Yapılan anketlerde AKP oylarının %30 civarında görünmesinin arkasındaki gerçek budur. Dipten gelen değişim taleplerinin siyaset sahnesine yansıması el birliği ile engelleniyor. AKP’nin beslendiği yolsuzlukla besleneler, havuz medyası ve kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesinden yararlanalar, AKP sonrasının planlarını kuruyorlar.
Bu kadar kişilere dayalı, kamusallığın ayaklar altına alındığı bir anlayışın krizleri çözme şansı yoktur. İktidarın gidip sağ, liberal politikaların kalması, yolsuzluk politikalarının aynen devam etmesini kader olarak kabul etmemeliyiz. Son elli yıldır yolsuzluk bu şekilde iktidarda güçlenerek kaldı.
Dolarla faizin kavgasından medet umup her şey batıyor artık iktidar değişir düşüncesine bel bağlamak doğru değil. Kaos ve kargaşanın yaratacağı belirsizlik bizi farklı uçurumlara yönlendirebilir.
Bu güne kadar yaşadıklarımızı iyi değerlendirip, tekrarları yaşayıp farklı sonuçların hayalini kurmayalım. Elimizi taşın altına koyup, yolsuzluğa ve antidemokratik uygulamalara tavır koyalım. Demokratik, katılımcı yöntemlerle bir araya gelerek sesimizi yükseltelim.
Demokratik bir anayasa, eşit ve adaletli bir yönetim, toplumun yönetime katılabileceği özgür alanların açılacağı süreçler hedef alınmalıdır. Çürümüş sistemle sorunu olanların bu ana başlıklar altında şeffaf ortamlarda bir araya gelmeleri sağlanarak sağlıklı bir mücadele yolu oluşturulmalıdır.
Kriz yangına dönüşmüştür.
Bireysel ve popülist politikalar bu yangını harlamaktan öteye geçemez…
Aykurt Nuhoğlu – İnşaat Mühendisi