Kadınların yürekleri en çok ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ ve seçme seçilme haklarına kavuştuğu günün yıldönümlerinde burkuluyor.
Çünkü sadece bu günlerde haklarında iyi şeyler söylenir, hatırlanıyor. Ancak sonrasında toplumsal, siyasal, eğitim kısacası tüm alanlardaki eşitsizlikleri devam ediyor. Bugünde yine böyle bir gün. Ülkemizde kadınlar, ilk kez seçme seçilme hakkını, 3 Nisan 1930’da çıkarılan belediye kanunu ile elde ettiler. Ancak bu hak sadece ihtiyar heyeti, muhtarlık ve belediye seçimleri için tanınmıştı. 5 Aralık 1934’de anayasa ve seçim yasasındaki değişiklikle milletvekili seçilme hakkını da elde etmişlerdi.
Bugün tüm siyasi partiler, kadınlara seçilme hakkını veren ilk ülkelerden biri olduğumuzu, hatta İsviçre’den bile 60 yıl önce bu hakkın verilmesini bir övünç kaynağı olarak anlatacaklar. Oysa ki, gelişmiş ve seküler ülkelerde kadın hakları bizi fersah fersah geçmiş durumda ve nerdeyse erkeklerle kadınlar arsındaki eşitsizlik son bulmuş durumdadır. Peki ülkemizde manzara nedir?
Gelin birlikte irdeleyelim:
● Her gün yüzlerce kadın erkek şiddetine uğruyor. Her ay 30’un üzerinde kadın en yakınları tarafından öldürülüyor.
● Hala; 2 milyon 698 bin kadın okuma yazma bilmiyor. 3 milyonun üzerinde kadının, herhangi bir eğitim kurumuna ait diploması yok. TÜİK verilerine göre; okur yazarlık oranı erkeklerde % 98.1, kadınlarda %87.7’dir.
● Çalışma hayatında kadın erkek eşitliğini içeren 29 OECD ülkeleri arasında sondan üçüncüyüz. 2020 yılında yine TÜİK verilerine göre: Kadın işsizlik oranı % 15’i geçmiş durumda. Toplam nüfusu 42 milyon 252 bini kadın olan ülkemizde 32 milyon 280 bin kadın işgücüne dahil olması gerekirken sadece 11 milyonu işgücüne dahil durumda. Yani kadınların 1/3’ü ancak işgücüne dahil.
● Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) her yıl yaptırdığı “Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’na” göre iş gücüne katılım sırasında Türkiye 156 ülke arasında 133’üncü sırada yani toplam 156 ülke arasında sondan 23’üncü.
● Son milletvekili seçimlerinde meclise gitmeye hak kazanan kadın milletvekili sayısı 103’dür. Erkek milletvekili sayısı 497’dir. Yani toplam milletvekili sayısının 1/6’sı (%17,4’ü) kadındır. Erkek milletvekilleri toplam milletvekili sayısının % 82.6’ıdır. Esas vahim olanı, 33 ilimizde kadın milletvekili yoktur. Seçilmişler böyle de atanmışlar da nasıl? 81 İlin sadece 2’sinde kadın vali, 856 ilçe de sadece 29’unda kadın kaymakam var. Tablo bu olmasına rağmen bizim siyasetçilerimiz kadın erkek eşitliğinden bahis ederken galiba başka bir ülkeyi tarif ediyorlar. Bu gerçek dışı beyanlar, siyasi partilerin uygulamalarında da açıkça görülmekte….
● AKP’nin, parlamentoda 295 milletvekili var. Kadın sayısı 52’dir. Toplam milletvekiline oranı %17,63’dür. İstanbul yerel seçimlerinde ise AKP’nin 24 adet kazandığı ilçe belediye başkanlığı var. Kazandığı 24 ilçeden sadece bir tanesi kadın. Adalar, Kadıköy ve Şişli’de kadın aday gösterdiler ancak üçünü de açık ara kaybettiler. 39 ilçeden sadece 4 kadın aday gösterdiler ve birini kazanabildiler. Kadın aday gösterdikleri üç ilçe de, AKP’nin zayıf olduğu ilçelerdi. Dolayısıyla niyetleri kadın yöneticileri çoğaltmak değil, tepki almamak için göstermelik olarak kadınları seçilemeyen yerlerde usulen yazmaktı.
● MHP’nin 49 millet vekilinde 5’i kadın. Erkek milletvekillerine oranı %10,2. Yerel secimler de İstanbul’da 4 ilçeden aday gösterdi. Dördü de erkekti ve sadece biri belediye başkanlığını kazandı. Açıktır ki, MHP’de kadın yöneticileri çoğaltmak derdini taşımıyor.
● İYİ Parti milletvekilliği seçimlerinde 43 milletvekili çıkardı. 43 milletvekilinden 3’ü kadın. Toplam milletvekilinden kadın oranı % 7’dir. İstanbul yerel seçimlerinde içinde olduğu 3’lü ittifakın ortak kararıyla sadece 4 ilçeden aday gösterdi. Adayların tamamı erkekti ve bir tek ilçeyi kazanamadı. Açıktır ki, İYİ Partide diğer partilerden farksız. Kadınlara listelerdeki seçilemeyen yerlerde boşluk oluşmasın diye dolgu malzemesi olarak yaklaşılıyor.
● HDP, İstanbul yerel seçimlerinde CHP’nin adaylarını desteklediği için aday göstermedi. Milletvekili seçimlerinde uyguladıkları eş başkan sisteminden kaynaklı en fazla kadın milletvekiline sahip partidir. 67 milletvekilinden 25’i kadındır. Erkek milletvekilleriyle oranlandığında % 37,3’dür. Bu da gösteriyor ki, mevcut siyasi partiler yasasının bu konuda bir engeli yok. Kota koysan da koymasan da istenildiğinde kadın erkek eşitliğine yönelik olumlu adımlar atıla biliniyor.
● TİP’in 4 milletvekilinden 3’ü erkek 1’i kadın.
● CHP üyesi olan biri olarak, kadınların yaşadıkları sorunları biraz daha detaylı anlatacağım. Çünkü; HDP hariç diğer partilerden bu soruna ilişkin daha duyarlı olduğunu iddia eden partidir. Bunun için tüzüğe % 33 cinsiyet kotası bile konulmuştu. Ancak niyetle amel birleşmeyince savın çok gerisine düşüldü. Son genel seçimlerde CHP kazandığı 146 milletvekilinden sadece 17’si kadın. Oysaki, cinsiyet kotası %33. Seçilmesi gereken kadın milletvekili sayısı en az 48 olması gerekirken gerçekleşen 17 milletvekili yani %11.64’dür. İstanbul yerel seçimlerine gelince, kazanılan 14 ilçenin başkanlarının tamamı erkek ve belediye meclis üyelerini ilçe ilçe incelediğimiz de sırasıyla şu manzarayla karşılaşıyoruz:
● İBB meclisinde CHP’nin toplam 119 üyesi var. Bunların 100’ü erkek ( belediye başkanları dahil), 19’u kadın. Oranlarsak, kadınların erkeklere oranı sadece %19’dur.
● İlçe meclislerinde toplam 613(belediye başkanları dahil) CHP meclis üyesi var. Bunların 118’i kadın, 495’i erkek ki, bu sayıya belediye başkanları dahil. Oranlarsak, kadınların oranı % 19.2’dir.
Rakamların ortaya koyduğu gibi, belli ölçülerde eş başkanlık sisteminin getirdiği avantajla kadın milletvekili veya kadın meclis üyelerinin sayısını her yaşanan seçimde artırmak, bir tek HDP’de işliyor. Diğer tüm partilerde kadın erkek ayrımcılığı henüz bertaraf edilmiş değil. Kadın yönetici ya da milletvekili ve meclis üye sayısı her seçimde olması gerekenin çok altında. Söz söylemeye sıra gelince tüm siyasi partiler, kadın, erkek ayrımcılığına karşı olduklarını, kadın elinin değmediği hiçbir şeyin düzelmeyeceğini bol bol ifade ederler.
Özellikle CHP’nin yöneticilerine seslenmek istiyorum! Diğer partilerin önemli bir bölümünün parti içi demokrasi ile alakaları yoktur. Her şey liderlerin iki dudakları arasındadır ( hoş ya bizde aynı duruma geldik). Hatta kadınların görev almasını genellikle doğru bulmazlar. Dolayısıyla başta CHP olmak üzere, demokrasiyi ortak payda olarak alan, katılımcılığı, çoğulculuğu vazgeçilmez, parti içi demokrasiyi olmazsa olmaz olarak görenler, öncelikle kadınların parti yöneticisi, meclis üyesi, belediye başkanı, milletvekili olabilmelerinin yolunu açmalıdırlar Yani kadın erkek eşitliğini sağlayacak adımlarını atmalıdır. Erkeklerle eşit haklara sahip olmalarının koşullarını yaratmalıdır. Çünkü bugüne kadar bu kapılar ağırlıkla kadınlara kapalıydı ve hep erkek hegemonyası vardı.
Ayrıca üye iradesine baş vurma, kararlara katma yok denecek kadar azdır. Partililerin motivasyonu büyük oranda iradelerinin alınmasından, kararların oluşum süreçlerine katılmalarını sağlamaktan geçer. Dolayısıyla önseçimlerden kaçınılmamalı. Artık bu demokratik ve katılımcı yol esas alınmalıdır.
Bilmeliyiz ki, yapacağız, edeceğiz laflarıyla, parlamentoya verilen yasa teklifleriyle ki, reddedileceğini bile bile kadınların ve erkeklerin % 50 oranlarla seçilmesini önermek inandırıcı görülmüyor. Uygulamalar ortada. Ayrıca yasaya da gerek yok. % 50 kadın kotası uygulamak isteyen şu an ki, yürürlükteki yasayla da bunu uygulayabilir.
Yeter ki, inanılsın.
Dursun Bulut, İnşaat Mühendisi