Corona virüsü salgını planlı bir biyolojik savaşın başlangıcı mıydı?

Hayır, Haziran 2018’de Dünya Sağlık Örgütü (WHO) öncelikli hastalıklar listesinde ilk kez, ilk altı hastalığı “enfeksiyon hastalıkları” olarak tanımladı.

Beraberinde ülkelerden pandemi master planı hazırlamaları istendi. Türkiye’nin de hazırladığı bu tür bir pandemi planı var, özel-kamu tüm hastahaneler ve diğer sağlık kuruluşlarının katkısıyla hazırlandığı belirtiliyor, ancak biz bu planın varlığını hissetmiyoruz. WHO, bu saptamaları yaparken hareket noktası olarak nüfus artışı, küreselleşme ve önüne geçilemeyen iklim değişikliğini esas almıştı ve haklı da çıktı.  Ozon tabakasının delinmesi ve Cep telefonlarından dolayı radyo dalgalarının fazlalığı gibi nedenlerden Micro organizmaların bölünmesine (mutasyon ve karakter değiştirmesi) ve daha önce yeni organizmaların/parçacıkların yaratılmasına sebep oluyor. Bu söylediklerimi zaten bilim adamları ve Dünya Sağlık Örgütü biliyor ve düzenli rapor ediyorlar.


Batının, doğu ülkelerinin anlamadığı ve farklı kültürlerinden dolayı anlamak istemediği,  Batının özgürlük alanları ve kendi ilham alma dinamiklerinden kaynaklanan bir şekilde akıllarını ve vücutlarını zamana karşı değişik eğilimde kullandıkları çapraz iletişim ve etkileşim mekanizmaları var. Bu değişik ve çapraz iletişim, internet iletişim çağında katlanarak devam ederken, yeni senaryo bulmakta zorlanan Holywood  ve TV yapımcılarının eline bu yüksek nitelikli raporlar  geçiyor. Ondan sonra film ve TV gibi medya ile ticari hale getiriliyor.

Bu hikayeler modern medya ve grafik sistemleri ile kes-yapıştır yöntemi ile yaratıcı olduğunu düşünmekten haz alanlar tarafından kullanılıyor. Sonra da komplo teorilerini tut tutabilirsen.  Bir de hem batıda hem de doğuda, bu dinamikleri kullanan maymunlar, falcılar ve sosyal medyada takipçi yaratmakta usta olan kişiler ile düşünmeye vakit bırakmayan tercümanlar tarafından kullanılan alanlardaki yaratıcılar var ki, bunlar da olanlardan bir ticaret yolu yapmanın peşindeler.

Evet, dünyanın Ritmi ( Kütle ve Hız ilişkisi ) Betonlaşma, Küreselleşme ve internet hızı ile aynı anda bir çok olay birbirinin üstüne  aynı anda oluşmaktadır.  Evet 5G ve Çin ile ABD arasındaki ticaret savaşları insanı başka çağrışımlar yapsa da bakınız New York Times gazetesinde 1 Nisan 2020 tarihli Matt Apuzzo and David D Kirkpatrik imzalı röportaj bildirimlerine bakalım.

“… Dünya aşı araştırmaları liderlerinden olan Oxford’ta bulunan Jenner Enstitüsü Başkanı Adrain Hill’e göre dünyada olanlar öyle değildi. Siyasi liderler kendi sınırlarını kapatırken bilim adamları kendilerinin sınırlarını yıktılar ve daha önce tarihte benzeri görülmemiş şekilde bir iş birliğine gittiler.  Bilim Adamları daha önce görülmemiş şekilde ve aynı anda, tümüne yakın diğer araştırmaları bırakıp tek bir konuyu çözmek için ivedilik ile corona virüsüne odaklandılar.

Pittsburgh Üniversitesi,nin bir test hayvanı üzerinde yaptığı deneyi ve Corona virüs aşısını bulmakta potansiyel olarak yardımcı olacak bulguları normal olarak Akademik Dergilerde yayınlaması beklenirken ne oldu biliyor musunuz ? Bu yayınlama  işinin uzun süreceğinden bu deneyde oluşan bulguları 2 saat içinde dünyadaki tüm bilim adamları ile Dünya Sağlık Örgütü Konferans telefonu ile paylaştı. ( Yani normalde muhtemel olarak kendi alanlarında rekabet edeceği kişiler ile paylaştılar). Başlıca bilinen mikrobiyoloji uzmanlarından Paul Duprex  böyle bir girişimin çok havalı olduğu düşüncesinde.

Yüzsüz ve arsız “İlk Önce Amerika” Başkanı, Trump ise “Amerikan bilim adamlarının dünyanın en iyi umudunu temsil ettiğini beyan ederek ayrımcı bir dil kullandı.  Fakat yukarıda anlatıldığı gibi süren bilimsel araştırma girişimine “Made in the USA” etiketini dikmek karışık bir iş olacağa benzer.

Dr. Duprex’in Pittsburgh’daki Laboratuvarı ile Paris’teki Pasteur Enstitüsü ve Avusturyalı İlaç şirketi Themis Bioscience hepsi aynı anda iş birliği yapıyorlar. Norveç’te bulunan “Salgın Hastalıklara Hazırolma Girişimi” olarak bilinen ve Bill–Malinda Gates Vakfı ile bir kısım Hükümetler tarafından desteklenen  girişim Dünyanın  en büyük aşı üreticisi  Hindistanlı Serum Enstitüsü ile görüşmelerde bulunuyor.

Oxford Aşı araştırmaları merkezi, ABD Montana’daki Rocky Mountain Ulusal Sağlık laboratuvarı ile araştırma sonuçlarını paylaşıyorlar.

Fransa’da Halk Sağlığı Araştırma Merkezi dört adet ilaç şirketine Corona virüs tedavisinde kullanılmak üzere ilaç geliştirmelerinde ve denemelerinde sponsor oluyor.  Dünya üzerindeki sağlık çalışanlarının tepkileri bir bakıma uluslararası bir kapsam alıyor.  Harvard’da Massachusetts General Hospital  çalışan bir DR ekibi bir kısım corona virüsü hastası üzerinde  solunum yolu ile alınan nitricoxide etkileri üzerinde çalışıyorlar. Bu araştırma Çin’in Xijing Hastahanesi ve Kuzey  İtalya’da iki hastahanenin işbirliği ile yürütülüyor. Bu merkezlerdeki doktorlar yıllardır beraber çalışıyorlar…”

Gelelim Corona virüsü öncesinde vatandaşlarına hizmet için koltuklarında oturan hükümetlerin çeşitli derecelerde niye ve nasıl hazırlıksız yakalandığına!

Bir düşünelim ve cümlelerimizi yapıcı bir şekilde kuralım.  Demokrasi sözü verip hizmet/ hükümet koltuğuna oturanlar yeni bir çalışma ahlakı getirselerdi… Gücü  üretim için kullansalardı, inanç ile ifade özgürlüğünü çelişkili hale getirmeselerdi, çalışanların  üretimden gelen güçleri ile birey olmalarına izin verselerdi, birey ve özgür oldukları için devir edilemez haklara sahip sorumlu ahlak sahibi olsalardı; …yani  bağış ekonomisi yerine üretime inansalardı ve faydasız gösterişli işlere yatırım yerine verimli ve yüksek katma değerli sanayi yatırımlarına  dönselerdi, enflasyon-devalüasyon oyunları ile çalışanın üretenin hakları yenmese idi;

…inancı  yalana dolana menfaate alet ettirmeselerdi, üretim ve bilim için samimiyet ve sabır gösterselerdi, insanlığın ve burada sayılan unsurların hayatı kontrol etmenin gerçekleri olduğunu anlasalardı, verimsiz hayatın çalışma ahlakına uymadığını anlasalardı, aklını kullanmayanın verimsiz olacağını anlasalardı, inancın menfaat sağlama makinası olmadığını anlasalardı; …Adalet ve Özgürlük olan yerde israf olmayacağını anlasalardı, verimliliğin zenginlik getireceğine bilselerdi, mantığın ve aklın gücünü kabul etselerdi, fırsat eşitliğine inansalardı, kazanılan ve üretilenleri Beton Ekonomisinde ziyan etmeselerdi, halkın yarısını Yoksulluk Tuzağına düşürmeselerdi, biriken sermaye ve enerjiyi tarım, sanayi ve sağlık alanlarında halk için değerlendirselerdi, imkânsızlık çağının bittiğini anlasalardı;

…aklın gücünü harekete geçirmekten korkmasalardı ve üniversiteleri bilim, özgürlük alanlarına çevirselerdi, hayatın ve çalışmanın ana amacının mutluluk, ilham, sanat, bilim, üretkenlik, yaratıcılık ve dürüstlük olduğuna inansalardı, imkânsızlık inancı ile sorumluluk ahlakının verilemeyeceğini anlasalardı, kimse Yönetimleri/ Hükümetleri Coronavirüs salgınından sorumlu tutmazdı ve biz de bu salgına bu kadar hazırlıksız yakalanmazdık. 

Ve o zaman diyebilirdik ki, bu dönemde atıl düşen iş gücünü desteklemek için 50 Milyar dolarlık bir paket hazırladık, bu kaynak banka hesaplarına yatacak, kimse mağdur ve müşkül kalmayacak… Bu iyi olurdu değil mi ?

Mehmet Kazancıoğlu

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.